Küba Gezi Rehberi Bölüm 3: Trinidad

Havana ile tanışıp biraz biraz Küba’ya alıştıktan sonraki durağımız Trinidad. Trinida’a ulaşım için beş yıldızlı otellerin lobisindeki Viazul satış ofislerinden bir gün öncesinden bilet temin edebildik. Bileti aldığımız Plaza Hotel’e ulaşabilmek için bindiğimiz taksiye kadar herşey yolundaydı.

Taksiden indiğimizde cep telefonumu unuttuğumu farkettik. Otobüsün hareket etmesine 20 dakika vardı. Casa’ya gidip kontrol edip, orda değilse taksiciyle konuşmalarını söylemek için yeterli bir süre. Aceleyle bir bicitaxi(bisiklet taksi) kiralayıp Casa’ya ulaştım. Ev sahibiyle beraber hızlıca bakındık ama yoktu. Muhtemelen takside düşürdüğümü söyleyip taksiciyle irtibata geçmesini istedim. Taksicideyse bir hafta sonra uğrar alırım dedim.

Dönüşte yine bir bicitaxi kiralayıp Plaza Hotel’e götürmesini istedim. Hesaplarıma göre otobüsün kalkış saatine yetişiyorum, içim rahat. Fakat birkaç dakika sonra Plaza Meydanı’na geldik diye indirdi beni taksici. Ben inmek istediğim yerin orası olmadığını anlatmaya çalışıyorum ama eleman beyni tamamen kapatmıştı.

Cebimde 10 CUC, telefon zaten yok, pasaport Duygu’da dünyanın öteki ucunda bir meydanda kalakaldım. İçimden Duygu “Bir sonraki otobüsle gelir” deyip gitse bir şişe şarap alıp yeni bir hayata başlarım diye geçirdim. Genelde yön tayini konusunda iddiasızımdır ama insan o duruma gelince baykuş kesiliyor.

Yaklaşık 2 km koştum. Benim kilomdaki bir insan için dünya rekoru olabilir. Bir otobüs dolusu insan beni bekliyordu. Hepsinden huzurunuzda özür diliyorum. Trinidad yolculuğumuz yaklaşık 6 saat sürdü. Kalp atışlarım yavaşlarken dudaklarımda Sezen Aksu şarkısı “ ah! gitti giden yazık, ardından iz bırakıp…”

Kübalılar hırsız değil, fakat son model bir cep telefonunu bulduklarında iade etmeyecek kadar da normaller. Telefonumu bir daha göremedim. Ülkede internet olmadığı için telefonum nerde uygulamasında da görüntülenmedi. Hala arada bir uygulamaya bakıyorum.

Not: Seyahatlerinizde yumurtaların hepsini aynı sepete koymayın. Bölemediğiniz yumurtaları da sağlam sepete koyun. Benim gibi dağınıksanız eşinize teslim edin. Hiç yoksa kaybolduğunda suçlayacağınız biri olur 🙂

Trinidad latin amerikanın en eski şehirlerinden. Unesco tarafından koruma altında. Şehir rengârenk boyanmış tek katlı evlerden ve arnavut kaldırımlı sokaklardan oluşuyor, Havana’ya nazaran daha sıcak. Sıcaklık insanlarına da yansımış durumda. Trinidad’taki ev sahibimiz Bernardo ile kaynaşmamız 10 dakika sürdü. Duygu valizlerimizi yerleştirirken biz romu açmış Türk müzikleri eşliğinde oynamaya başlamıştık.

trinidad
Trinidad

 

Bernardo hiç İngilizce bilmiyor. İki oğlu var, onlar da dil konusunda babalarını kandıracak kadar iyiler. Tek geçim kaynakları kiraladıkları ev. Orda bulunduğumuz süre boyunca bizden başka misafirleri yoktu, bir ayın 10 günü kadar gelen oluyormuş. Yani aylık gelirleri 200-250 euro civarı. Cepleri boş fakat balayı çifti olduğumuzu duyup bizim için şampanya ve gül yapraklarıyla süslenmiş bir oda hazırlayacak kadar zengin gönülleri var. Giderseniz kırık gözlüğünü bantla düzeltmiş, tişörtü ters düz ederek giyip günü kurtarmaya çalışan adamın dibi Bernardo’ya uğrayın. Çayı kahvesi yoksa da akşam kendine ayırdığı romdan bir kadeh ikram edecektir 🙂

http://trinidadcasabernardo.com/

(Adamın dibi Bernardo Başgan)

trinidad bernardo
trinidad bernardo

 

Trinidad’da yapılacak en iyi aktivitelerden birisi at ile şelale turu. At üzerinde yaklaşık iki saat bir yolculuktan sonra ormanın içinde küçük bir şelaleye ve onun oluşturduğu gölete ulaşıyorsunuz.(Topes De Collantes) Gölette yüzmek bunaltıcı sıcak sonrası mükemmel. Bu tur için uzun kollu kıyafet tercih etmekte fayda var, güneş koruyucu krem falan dinlemiyor. (15 günde kolumdaki yanık izi geçmedi)  Dönüş yolunda mola verdiğimiz evde şeker kamışı suyu içebilirsiniz. Şeker kamışını bir çarktan geçirerek elde ediyorlar.

trinidad At Ustunde Yolculuk
trinidad At Ustunde Yolculuk

 

Küba’da alınması gerekenler listesinin başında tabi ki puro var. Havana’nın arka sokaklarındaki satıcılara güvensizliğim nedeniyle alışverişi Trinidad’ta yaptım. Puro fabrikasında çalışan bir arkadaşının evine gittik. Mağazaların yarı fiyatına bandrollü Cohiba’larıma kavuştum. Aklınızda bulunsun iki kutudan (50 adet) fazlası için havaalanında fatura istiyorlar.

Trinidad için söylenmeden geçilemeyecek yerlerden birisi de Casa De La Musica. Her gün akşam 21:00 gibi başlayıp gece 02:00 ye kadar devam eden sınırsız salsa. Birbirlerini tanımayan insanlar rahatlıkla dans edip eğlenebiliyor. Alkolün ve özgürlüğün doruklarında olan bir yerde tacizin hiç yaşanmamasını garipsemiştik.

trinidad sokaklari
Trinidad sokaklari

Bir sonraki durağımız Küba’nın cenneti Cayo Santa Maria….

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir