Gezgin olmaya başladıktan sonra dünyayı gezen arkadaşlarımdan, Filipinlere gitmelisin en güzelll ülkelerden biri, Boracay’ı görmelisin, muhteşem sözlerini sürekli duyuyordum.

Aklımda hep bir Filipinler gezisi yapmalıyım, Boracay’a gitmeliyim vardı. Taaa ki geçtiğimiz Aralık ayında Türk Hava Yolları’nın Manila’ya (Filipinler in başkenti) direk uçuş başlattığını görene kadar 🙂 Bileti gördükten sonra Nisan ayı için hemen satın aldım ve Avustralya’da olan arkadaşıma haber verip Filipinler tatilini planlamaya başladım.

İnsanın dünyayı gezen arkadaşlarının olması gerçekten süper. Çünkü gittiğiniz her ülkede neler yapabileceğinizi detaylı olarak anlatıyorlar, geriye size de nokta atışı yapmak kalıyor 🙂

filipinler

 

O Tarihlerde Filipinler’den yeni dönmüş olan arkadaşımla bir gece oturup hangi adalara gidilmeli, neler yapılmalı, hangi adalardan uçuşlar var hepsini çalıştık. Zaman kısıtlı ve görmek istediğiniz çok yer olunca ders çalışır gibi destinasyonu çalışmak gerekiyor. Sanırım tüm gezginlerin ruhunda var bu duygu J

Destinasyonu hazırladıktan sonra ara uçuşlar için uçak biletlerini aldık ve artık tatile hazırdık. Ara uçuşlar yaklaşık 150 TL. civarında. Sadece Elnido’dan Manila’ya olan Uçak Biletleri 150$ dı. El Nido çok küçük bir yerleşim olduğu için sadece belirli saatler de uçuşu var bu sebeple uçak biletleri daha pahalı.

22 Nisan tarihinde Türk Hava Yollarının TK0084 uçuşuyla Manila’ya uçtum. Aylardır görmediğim dostum Özgül’de neredeyse benimle aynı saatler de Avustralya’dan Filipinlere uçtu ve Manila havaalanın da buluştuk. Manila havaalanı diğer uluslararası havaalanlarına göre daha eski ve küçük. Çok fazla beklentinizin olmamasında fayda var 🙂

Artık Filipinler’deydik ve 2 haftalık tatil bizi bekliyordu.

İlk durağımız Boracay adasıydı. Boracay , Filipinler’in en turistik ve diğerlerine göre daha pahalı olan adası. Boracay adasına gidebilmek için Caticlan yada Kalibo’ya uçmanız gerekiyor. Kalibo uçuşları , Caticlan’a göre daha uzak ama daha ucuz. Biz de önceden Air Asia’dan geliş saatimize yakın Kalibo’ya uçak biletimizi almıştık ve Manila’da buluştuktan sonra diğer uçuş için terminal değiştirip Kalibo’ya uçtuk. Kalibo’ya indiğinizde Boracay a gitmek için transfer yapacağınız firmalar kapının önünde duruyor. Ayrıca uçakta da transfer için bilet satışı yapılıyor. Biz de uçaktayken transfer biletimizi satın aldık.

Kalibo’ya indiğimizde transfer için havaalanının önünde biraz bekledikten sonra bizi götürecek otobüs geldi ve yola çıktık. 2 saatlik kara yolculuğundan sonra adaya geçiş yapacağınız boatların olduğu alana geldik. Boatla da yaklaşık 5-6 dakikalık bir yolculuktan sonra Boracay adasına ulaştık 🙂 Tabi ulaştığımızda saat gece yarısını bulmuştu. Otelimize gitmek için bir transfer aracına daha binerek yaklaşık 10 dakika sonra otelimize geldik. Biz tüm bu transferleri South West firmasıyla yaptık ve hepsi için 550 PHP (Peso) ödedik. Otelimizi daha önce Tripadvisor’dan inceleyerek Water Colors otelden rezerve etmiştik. Bizi gece yarısı olmasına rağmen oldukça sıcak bir şekilde karşıladılar . Otelin girişinde o gün giriş yapacak kişilerin isminin yazılı olduğu tahta da ismimizi görünce kendimizi çok iyi hissettik 🙂

Sabah uyandığımızda gece fark edemediğimiz muhteşem renkteki denizi ve beyaz kumları gördüğümüzde artık geldiğimizi anlaşmıştık. 🙂 Artık Boracay’ı keşfetme zamanıydı.

Boracay ince beyaz kumları, muhteşem deniziyle gerçekten inanılmaz bir ada.

Biz de birinci günümüzde önce otelimizde güzel bir kahvaltı yapıp, denize giriyoruz ve sonrasında adayı gezmeye, keşfetmeye başlıyoruz.

Boracay
Boracay

Boracay 3 bölgeden oluşan bir ada. Üç bölge olsa da sahil boyunca kumların üzerinden yürüyerek 1. Bölgeden 2. Bölgeye ya da 3. Bölgeye ulaşabilirsiniz. 2. Bölge merkez sayılan yer, barlar ve restaurantlar genelde 2. Bölge de.  Bizim otelimiz 1. Bölgedeydi ve yaklaşık 15 dakika yürüyerek 2. Bölgeye gidebiliyorduk. Otelimiz hemen denizin önünde, etraftakilere göre yeni ve çook temizdi. Çalışanları çook güler yüzlüydü. Filipinler de gerçi tüm halk çok güler yüzlü ve yardımsever . Geceliği 55 $ dı.  Kesinlikle tavsiye ederim.

İkinci bölge de özellikle alışveriş yapabileceğiniz dükkanlar bulunuyor. Biz de çok fazla vaktimiz olmadığı için o gün çeşitli hediyelik eşyalar aldık, gezdik, yemek yedik ve otelimize döndük. Akşam için tekrar 2. Bölgeye yürüdük ve güzel bir akşam yemeği yedik. Boracay’da deniz kenarındaki restaurantlarda yemek kişi başı içkiyle birlikte yaklaşık 500 PHP. Yemek  yedikten sonra barlardan birine girdik. Barlarda içkiler de yaklaşık 150-250 PHP arasında değişiyor. Girdiğimiz bar da o tarihlerde dragon boat yarışları için gelmiş ekiplerle tanıştık ve birlikte dans ederek çook eğlenceli bir gece geçirdik.

İkinci günümüzde yine güzell bir kahvaltı sonrası güneşin tadını çıkardık ve deniz aktivitesi yapmak istedik. Aktivitelerden jetskye karar verdik. Öğleden sonra jetskye binmek için deniz kenarındaki alana gittik. Parasını (1000 PHP) ödedikten sonra bizi bir sürat motoruna bindirdiler ve gitmeye başladık. Yaklaşık 10 dakika, son sürat gittikten sonra jetskynin bu sürat motoru olduğunu düşünmeye başladık ve çook güldük J Neyse ki denizin ortasına kurulmuş bir alana geldik. Tüm deniz aktivitelerini kıyıdan oldukça uzak bir noktada, denizin ortasına kurulmuş bu alanda yapıyorlar. Böylelikle sahil de denize girenler için çook güvenli hale gelmiş oluyor. Buradan jetskymizi alıp dalgaların için de süper bir 15 dakika geçirdik. Sonra ise otele dönüş. Akşam ise yine güzel bir yemek ve yeni bir bara giderek Boracay’a veda ettik.

Ertesi sabah balinalarla yüzmek için CEBU adasına doğru yola çıktık. Cebu adasına gitmek için de yine öncesinde Cebu Pasific den uçak biletimizi almıştık. Geldiğimiz gibi önce boat, sonra otobüs ile hava alanına ulaştık. İç hat uçuşlarının yapıldığı havaalanları çok daha küçük ve eski. İçeride çok fazla alternatifiniz bulunmuyor. 🙂

Cebu Pasicif’in 11:55 uçağıyla yaklaşık 45 dakika uçarak Cebu ya ulaştık. Cebu, Manila’dan sonra en büyük şehirlerinden biri. Havaalanından çıktıktan sonra gideceğiniz yer için taksiye binmeniz gerekiyor. Taksi ile şehrin içine ya da transferler için otogara gidebilirsiniz.

Balinalarla yüzeceğimiz yer Oslob adında Cebu’dan yaklaşık 3,5 saat uzaklıktaki bir kasaba. Bunun için havaalanından taksiyle otogara , sonrasında da otobüslerle Oslob’a ulaşabiliyorsunuz. Ancak şehirde çok fazla trafik olduğu için süre biraz daha uzuyor. Şehirden çıktıktan sonra da Oslob’a gideceğiniz yol tek şeritli ve virajlı, aynı zamanda yol çalışmaları da olduğu için giderken Oslob’a ulaşmamız yaklaşık 4,5 saati buldu. Biz hava çok sıcak olduğu için havaalanından otogar a geçmeden taksiyle gittik ama otogardan gitmek çook çok daha ucuz. Havaalanı otogar arası taksi yaklaşık 300 PHP, otogardan Oslob’a da otobüs 155 PHP.

Taksilere binerken ufak bir uyarı; etrafta sizi taksiye bindirmeye çalışan kişiler olabiliyor. Bunlar öncesinde hiç taksiyle konuşmadan size gideceğiniz yer için fiyat söylüyorlar. Siz de şoförle konuştuğunu düşünerek biniyorsunuz. Binerken de sizden bahşiş istiyorlar. Sonrasın da taksi şoförünün olaydan hiç haberi olmadığını görüyor ve yeni bir fiyatla karşılaşabiliyorsunuz. O yüzden en güzeli hiç kimseyi araya sokmadan kendinizin taksiye binmesi ve bindiğinizde de taksimetreyi açtırmanız 🙂

Taksiyle gitmemize rağmen uzuuun bir yolculuk (yaklaşık 4 saat) sonrasında Oslob’a geldiğimizde neredeyse güneş batmak üzereydi. Taksiden inip kalmak için ilk karşımıza çıkan yere girdik ve çok yorgun olduğumuz için eşyalarımızı koyup yemek yemek için dışarıya çıktık.

Oslob için plan yaparken sadece balinalarla yüzülebilecek ve şelalenin görebileceği bir yer olduğunu biliyorduk. O yüzden hiçbir beklentimiz yoktu. Gerçekten de Oslob bizi hiç şaşırtmadı. Oldukça küçük bir kasaba ve yapabileceğiniz çok fazla bir şey yok.

Uzun bir yolculuk yaptığımız için karnımız oldukça acıkmıştı. Biz de dışarıya çıkıp cadde kenarında duran açıkta yemek pişiren satıcıların yanlarına gittik. Bizim bildiğimiz köfteciler gibi çeşitli etleri pişiren yerler. Yiyeceğiniz etleri seçiyorsunuz pişirip masanıza getiriyorlar. Tahmin edebileceğiniz üzere oldukça salaş ama lezzetli, samimi bir ortamda yemeğimizi yiyoruz 🙂 Boracay’a göre çok çok daha ucuza bir yemek oluyor bu, iki kişi yaklaşık 330 PHP ödüyoruz. Sonrasında otelimize dönmek için yürürken motosikletliler yanımıza yaklaşıyor ve gideceğimiz yere götürmek için pazarlık yapıyorlar. ( Diğer Uzakdoğu ülkeleri Tayland, Endonezya, Malezya gibi )

Motosiklete binmek istediğimiz için bir tanesiyle anlaşıyoruz ve arkasına binerek gece otelimize geliyoruz. Sabah bizi balinalarla yüzülecek yere, sonrasında da şelaleye götürmesi için motosikletli ile sabah saat 5 için 200 PHP karşılığında anlaşma yapıyoruz. Çünkü ertesi  gün balinalarla yüzdükten sonra, hızlıca şelaleye gitmemiz ve sonrasında dönüş uçağı için havaalanına yetişmemiz gerekiyor.

Oslob'da Balinalarla Dans
Oslob’da Balinalarla Dans

Balinalarla yüzmek için sabah çok erken saatlerde çıkmanız gerekiyor. Biz de 5 gibi uyanıyoruz ve kapıda bizi bekleyen motosikletimize binerek hemen yakındaki alana gidiyoruz. Burada önce ödemeyi yapıp kayıt oluyorsunuz. Balinalarla yüzme 1000 PHP , fotoğraf çekilmesini istiyorsanız 550 PHP daha ödüyorsunuz.  Tabi ki fotoğraf çekilmesini de istediğimiz için ödemelerimizi yapıp bekliyoruz. Başımıza neler geleceğinden habersiz heyecanlı bir bekleyiş oluyor bu J Kısa bir süre sonra bize 5 dakikalık bir bilgilendirme yaptıktan sonra maske ve şinorkel alıp eşyalarımızı dolaba koyarak kayıklara biniyoruz. Erken gelmenin avantajıyla ilk çıkan kayıklardan biri oluyoruz. Kıyıdan biraz uzaklaştıktan sonra başka bir kayığın balinaları beslediğini ve yanımızda dev balinaların yüzdüğünü görüyoruz. Onları bu kadar yakınınızda görüp suya atlamak gerçekten çok ürkütücü 🙂 ama artık yola çıktık bir kere ve yüzmeden dönmek yok 🙂

Oslob'da Balinalarla Dans
Oslob’da Balinalarla Dans

Önce ben atlıyorum denize, şnorkelle dalıyorum yakınına gitmeye çalışıyorum, arkamdan Özgül’de suya atlıyor. Bu sırada fotoğraflarımızı çekmek için kayıktaki görevli de atlıyor ve sürekli peşimizde bizi fotoğraflamaya çalışıyor. Hem çabuk hareket edip hem sakin kalıp hem de balinalara yakınlaşmaya çalışmak oldukça yorucu, heyecanlı ama bir o kadar da muhteşem geçiyor. Yaklaşık yarım saat suda kaldıktan sonra tekrar kayığımıza binip kıyıya geri dönüyoruz. Fotoğrafları almak için makinadan bilgisayara aktarım yapılıyor ve CD ye yüklenip size veriliyor. Yanınızda usb var ise ona da yükleyebiliyorlar.

Zamanımız kısıtlı olduğu  için Cd mizi alıp hızlıca motosikletimize atlayıp şelaleye gidiyoruz. Yaklaşık 10 dakika sonra şelalenin olduğu tepeye çıkıyoruz. Motorların gidebileceği alana kadar gidip sonrasında dimdik bir yokuştan aşağıya doğru yürüyerek iniyorsunuz. Aşağıya indiğimizde muhteşem manzarasıyla şelale bizi karşılıyor. 🙂

Sabah erken saatte çıkmanın avantajını yaşayarak henüz kimsecikler yokken suya atlıyoruz ve şelaleye doğru yüzüyoruz. Tabi ki fotoğraf çekmeyi unutmuyoruz 🙂

Oslob muhteşem şelale
Oslob muhteşem şelale

Yine yarım saatlik bir zamandan sonra geri dönüp motosikletimize binip hızlıca otele geliyoruz. Hemen üstümüzü değiştirip valizlerimizi alarak yol üzerinden geçen ve Cebu otogarına giden otobüse biniyoruz. 3,5 Saatlik yolculuğun ardından otogara ulaşıyoruz. Sonrasında havaalanına gitmek için taksiye binerek daha öncesinde biletini aldığımız 13:35 uçağına yetişiyoruz. Yeni rotamız Puerto Princesa 🙂

Sabah 5 te güne başladığımız için Balinalarla yüzüp, şelale de vakit geçirip tekrar geri dönerek uçağa binmemize rağmen saat 15:00 de Puerto Princesa da oluyoruz. Puerto Princesa’daki amacımız da Underground River’ı görmek ve sonrasında El Nido’ya geçmek.

Uçaktan indikten sonra bir otele geçmek için bir Tricycle biniyoruz. ( Tricycle için Filipinlerin ulaşım araçlarından biri diyebiliriz. Tayland’daki tuk tuk ların muadili ) Tricycle kullanan kişiye bizi merkezde bir otele götürmesini istiyoruz. Ayrıca ertesi gün yapacağımız Underground River turundan bahsediyoruz. Bunun üzerine bizi yoldaki acentelerden birine götürüyor. Biraz pazarlıktan sonra 1500 PHP vererek ertesi gün Underground River için anlaşıyoruz. Underground River dönüşünde de El Nido’ya geçmek için 700 PHP daha vererek transferi de ayarlıyoruz.

Artık uzuuun bir günden sonra otele geçme zamanı 🙂 Otele eşyalarımızı koyduktan sonra yemek yemek için sahilde yürüyüşe çıkıyoruz.

Puerto Pricesa da sahil kenarında balık yiyebileceğiniz restaurantlar mevcut. İstediğiniz balığı seçiyorsunuz ve sizin için pişirip getiriyorlar. Biz de bir Restauranta geçip balığımızı yiyoruz. Yemek sonrası şehri keşfetmek için sahil de yürüyüş yapıyoruz. Sahilde yürürken oranın yerel yiyeceği olan Balut’un satıldığını görüyoruz. Filipinlere gitmeden önce gezgin arkadaşlarımdan Balut’u sıkça duymuştum. Görünce hemen denemek istiyorum. Balut bildiğiniz yumurta fakat bir farkla civciv olmamış cenin yumurtası. Yumurtayı soyduğunuzda  civciv cenini olduğunu anlıyorsunuz. Kokusu ve tadı normal yumurtadan çok daha ağır. Özgül yemeyip beni izlerken ben çok az olsa tadına bakabiliyorum  🙂

Balut
Balut

Balut macerasından sonra odaya gidip dinlenme zamanı. Sabah erken saatler de Underground River için yola çıkacağız.

Sabah 7 de otele gelip bizi minibüsle alıyorlar ve yolculuğumuz başlıyor. Minibüs şoförümüz oldukça komik. Önce ismini söyleyerek kendini tanıtıyor ve sonra sırayla hepimizden aynısı istiyor. Birlikte yolculuk yaptığımız ekip gerçekten seçilmiş gibi herkes birbirinden eğlenceli ve neşeli. Alman, İngiliz, Suriyeli,  İtalyan, Filipinli olmak üzere karışık 10 kişi yolculuğumuz başlıyor 🙂 Yol boyunca gerçekten çok eğleniyoruz. Underground River’a gitmek için yaklaşık 3 saat kara yolculuğu yapıyoruz. Sonrasında Avatar fimindeki ağaça benzeyen bir alana geliyoruz. Burada Ziplane ( uçuş) yapabiliyorsunuz. Önce bize bir tanıtım yapıyorlar. Sonrasında kayalıkların arasından çok dar alanlardan tırmanış yaparak Ziplane’e binebileceğiniz alana geliyorsunuz. Burada sizi önce iplere bağlıyorlar, kemerlerinizi takıyorlar ve sizi tepeden aşağıya bırakıyorlar. Ben daha önce benzerini denediğim için Özgül deniyor ben de aşağıya geldiğim yoldan geri gelip onları bekliyorum. Tırmanış 200 PHP. Ziplane e binmek 350 PHP.  Toplam 550 PHP ödemeniz gerekiyor.

Tur arkadaşlarımız da uçuşlarını yaptıktan sonra yolculuğumuz devam ediyor ve Underground River’a ulaşabileceğimiz yere geliyoruz. Önce yemek yiyoruz sonrasında tekneye binerek farklı bir adaya geçiyoruz ve Underground River’a ulaşıyoruz. Farklı turlarla gelen kişiler de olduğu için alan oldukça kalabalık. Göle girmek için tekne sırası bekliyoruz. Yaklaşık yarım saat bekledikten sonra teknelere binerek bir mağaranın içerisine giriyoruz.

Underground River
Underground River

Mağaranın içi çeşitli şekiller de kayalıklar, doğal güzellikteki sarkıtlar ile dolu. Ayrıca yüzlerce yarasayı, yuvalarını ve nasıl uyuduklarını görüyorsunuz. Yaklaşık yarım saat mağaranın içerisinde gezdikten sonra  turumuz sonra eriyor ve dönüş yolculuğu başlıyor.

Saat akşam 6 gibi otelimizde oluyoruz ve eşyalarımızı alıp bir önceki gün ayarladığımız transfere geçerek El Nido’ya doğru hareket ediyoruz. Puerto Princesa, El Nido arası transfer ile 6 saat sürüyor. Ufak minibüs ile 6 saat yolculuk bizi yoruyor ama El Nido’ya Puerto Princesa dan başka şekilde geçiş imkanınız maalesef ki yok.

El Nido ya vardığımızda gece 12 oluyor. İnince yine oradaki Tricyclelardan birine biniyoruz ve bildiği otellere bizi götürmesini istiyoruz. Birkaç otel gezdikten sonra  Mam Olsom’a karar veriyoruz ve yorucu bir gün geçirdiğimiz için odaya geçip uyuyoruz. Mam Olsom’un geceliği 2 kişi 1000 PHP.

Artık giden arkadaşlarımın hepsinin mutlaka gör dediği El Nido’dayız. Sabah uyanıp yürüyüş yapıyoruz ve buranın Boracay a göre çok çok daha ufak ve henüz bozulmamış olan bir bölge olduğunu görüyoruz. Yaklaşık yarım saat gezerek El Nido’yu keşfedebilirsiniz 🙂

El Nido’nun merkezinde Boracay’da olduğu gibi denize girme şansınız çok yok. Bu yüzden çevre adalara götüren tekne turları mevcut. Biz de ilk günümüzü tekne turuna ayırıyoruz.

El Nido tekne turu
El Nido tekne turu

El Nido da A,B,C ve D şeklinde dört tane tekne turu bulunuyor. Biz de A dan başlayalım diyoruz. Kişi başı 1000 PHP ödeyerek tekneye geçiyoruz.

Tekneyle gittiğimiz koylar gerçekten saklı birer cennet adaları. Muhteşem denizi, inanılmaz doğasıyla tüm adalar sizi karşılıyor.

El Nido
El Nido

Öğlen yemeğini de yine gittiğiniz adalardan birinde yiyorsunuz. Tekne de balıkları pişirip, karada  salataları sizin için süsleyerek  hazır hale getiriyorlar.

El Nido'da öğle yemeği
El Nido’da öğle yemeği

Lezzetli yemekler ve inanılmaz manzaralar ile birinci günümüzü tamamlıyoruz.

El Nido’ya döndüğümüzde ilk işimiz balinalarla çekilmiş fotoğraflarımızı görebilmek oluyor. Çünkü bize verilen CD çanta da ıslanmış olduğu için çalışmayacağından çok endişeleniyoruz. İnternet  tüm Filipinler’de olduğu gibi burada da maalesef sıkıntılı. En hızlı internet sahilde bir evin ikinci katındaki internet kafede 🙂 Buraya gidip CD mizi bilgisayara takıyoruz ve neyse ki fotoğraflarımızı görüyoruz 🙂

Fotoğraflar sonrası akşam yemeği için sahildeki restaurantları geziyoruz ve El Nido’nun tek regi barı olan Pukka Bara oturuyoruz.  Pukka bar gerçekten çok güzel. El Nido’da da Boracay’daki gibi çok sayıda Avrupalı turist var. Ancak Backpackerlar daha fazla. Tüm sahil boyunca restaurantlar da sadece turistleri görüyorsunuz  Yerel halk ise sadece çalışanlar.

El Nido’da ikinci günümüzde biraz dinlenmek istiyoruz ve tekne turuna çıkmıyoruz. Bize tavsiye edilen Las Cabanas adındaki beache gidiyoruz. Buraya Tricycle ile yaklaşık 10 dakika içinde ulaşabiliyorsunuz.

Las Cabanas muhteşem güzellikte bir koy.

Las Cabanas
Las Cabanas

Koyda güneşlenebileceğiniz, müzik dinleyebileceğiniz ve yemek yiyebileceğiniz bir işletme bulunuyor. Tüm turistler buradaki beach de vakit geçiriyor. Las Cabanas’ı gerçekten çoook beğeniyoruz. Tüm gün dinleniyoruz.

Las Cabanas'ta gün batımı
Las Cabanas’ta gün batımı

Gün batımı saatlerinde ise beach ayrı bir güzell. Çünkü  güneş tam karşınızdan batıyor ve herkes fotoğraf makineleriyle anı fotoğraflıyor. Biz de tabi ki anları kaçırmıyoruz. 🙂

El Nido gün batımı
El Nido gün batımı

Ertesi gün çok beğendiğimiz için tekne turundan yine vazgeçip tekrar Las Cabanas a gidiyoruz. Gün batımını yaptıktan sonra otelimize dönüyoruz. Akşam ise yine sahildeki restaurantlardan birinde yemeğimizi yiyip, şarabımızı içerek çook keyifli bir akşam daha geçiriyoruz.

El Nido’daki son günümüzde ise diğer beach olan Napan’a gitmeye karar veriyoruz. Napan, El Nido’ya Tricycle ile 45 dakika uzaklıktaki mesafede. Yolu oldukça bozuk ve taşlı. 45 Dakika sonra Napan’a geliyoruz.

Napan , Las Cabanas’a göre çook daha uzun bir sahile sahip ancak bir beach işletmesi bulunmuyor. Sadece kenarda bulunan yemek yiyebileceğiniz yerel mekanlar var. Denizi yine muhteşem. Napan’da da dinlenerek bir gün geçiriyoruz ve otelimize dönüyoruz.

O gün her günden daha sıcak olduğu için güneş fazlasıyla beni yoruyor. Akşam eşyalarımızı hazırlıyoruz. Çünkü ertesi sabah uçak ile önce Manila ya oradan da benim için İstanbul , Özgül için se Tayland yolculuğu başlıyor olacak.

Sabah yine tricycle ile yaklaşık 10 dakika giderek havaalanına ulaşıyoruz. El Nido’daki havaalanı oldukça küçük ve sadece Manila uçuşları bulunuyor. Günde 3 uçuş yapılıyor. Uçuş sayısının az olması ve uçakların küçük olması sebebiyle buradaki uçak biletleri diğer uçuşlara göre oldukça pahalı. Biz yaklaşık 1 ay önce biletlerimizi internetten 150 $ a almıştık.

Havaalanında bagaj işlemlerimizi yaptıktan sonra beklemeye başlıyoruz. Bekleme alanı açık, tropikal adalarda olduğu gibi oldukça sevimli J verilen boarding  passlar ise en güzeliii 🙂 Bizi müziklerle uçağa uğurluyorlar.

boarding pass
boarding pass

El Nido’ya gülümseyerek veda ediyoruz.

Yaklaşık 45 dakikalık uçuştan sonra Manila ya varıyoruz. Manila havaalanı 4. Bölümden oluşuyor ve her havayolu farklı bölgelerden uçuşunu yapıyor. Biz de indikten sonra THY uçağı için 3. Bölgeye gidiyoruz ve artık veda zamanııı….

Muhteşem deniziyle, olağanüstü doğasıyla, güler yüzlü insanlarıyla Filipinler gerçekten bir cennet .

12 Günde 4 Ada gezip, yapılması gerekenleri yapmak her ne kadar yorucu olsa da hiç unutamayacağım anılarla, gülerek dönüyorum güzel hikayelerle 🙂

Bir gün mutlaka Filipinler’e yolunuzun düşmesi dileğiyle…

Dünya evimiz, dileğim tüm odalarını gezebilmek. Amacım ‘’ Yaşadım ‘’ diyebilmek için yaşamak….

Gezecegiz.com’u Facebook ,  Twitter ve Instagram üzerinden takip etmeyi unutmayın 🙂

  1. Ceyhun Kartal diyor ki:

    Çok güzel yazmışsınız ve yaşamışsınız .Kutlarım . Darısı başımıza 2016 planıma almaya çalışacağım.

  2. Erhan Tatlici diyor ki:

    Merhaba,

    Yazıda genel olarak ücretlerden bahsetmiştik ancak özel olarak merak ettiginiz bir konu varsa yardımcı olmak isteriz.

  3. Serkan K. diyor ki:

    Değerli yazınız için çok teşekkürler. Eşimle 25 Ocak-5 Şubat arası biletlerimizi aldık ve Filipinler turu yapacağız. Bu on günlük süre için tavsiyeleriniz nelerdir, neleri yapalım veya yapmayalım. Şuraya daha çok vakit ayırsanız iyi olur veya şuraya gerek yok gitmeseniz de olur diyeceğiniz yerler var mı? Teşekkürler.

  4. Erhan Tatlici diyor ki:

    Serkan bey merhaba,

    Nazik yorumlarınız için teşekkürler.

    Boracay Filipinlerin en turistik ve kalabalık adası. Dolayısıyla burada daha fazla Restaurant, bar ve yapılacak aktivite var. Bu sebeple Boracay’da daha fazla zaman geçirebilirsiniz. Balinalarla yüzmek ve şelale için Oslob u da tavsiye edebiliriz. Ancak Oslob’da başka hiç birşey olmadığı için 🙂 1 gün oraya yeterli. El Nido da gelişmemiş bir ada ama doğası süper. 2 Gün tekne turu, 1 gün de Las Cabanias Beach e gidilirse ya da tam tersi 3 gün yeterli.

  5. Ezgi diyor ki:

    Merhaba, yazilariniz cok güzel tesekkur ederiz. Biz de esimle 15 gunluk bir haftasi Filipinlerde gececek bir rota planliyoruz. Aklima takilan birkaç noktayi sormak istiyorum. Cebu Pacific, AirAsia gibi hava yollarini bolca kullanmamiz gerekecek. Cok rötar yaptigindan ve guvensiz olup olmayacagindan kuskularim var. Endiselenmeli miyim sizce? Diger konu da biz Haziran sonu-Temmuz başında orda olacagiz. Muson mevsimi.. tayfuna yakalanma sorunumuz olur mu… gerek denizde gerek uçuşta… çünkü bizim program da aktarmali ucuslar ve birkaç adet de feribot yolculugu iceriyor.
    Biraz uzun oldu kusura bakmayin. Fikirlerinizi paylasirsaniz cok mutlu olurum.

  6. Erhan Tatlici diyor ki:

    Ezgi hanım merhaba,

    Filipinler dışında , Endonezya ve Malezya’ya gittiğimizde de Airasia ve Cebu Pasific kullanmıştık. Hiç rötar yemedik. Sadece uçtuğunuz uçaklar biraz küçük olabiliyor. Ancak kısa mesafe uçtuğunuz için sorun olmuyor.
    Mevsim olarak da gideceğiniz aylar yüksek sezon değil ancak tropikal iklim olduğu için yağmur görülse de genel olarak hava sıcak olacaktır.
    iyi eğlenceler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir